13 Kasım 2014 Perşembe

Erasmus Günlüğü - 2

     Daha önceki yazıma istinaden Erasmus ile ilgili bilgi verme kısmını geçip University of Kent'ten bahsetmek istiyorum.


     Canterbury'de olan bu üniversite 1965 yılında kurulmuş. Ana kampüsü dışında da (Boğaziçi Üniversitesi gibi) kampüsleri mevcut. Yabancı öğrenci oranı oldukça yüksek olduğu için Erasmus öğrencilerinin kaynaşmakta zorluk çekmediğini söyleyebilirim.


     Kampüs yemyeşil ve İstanbul gibi bir yerden buraya gelince insan neye uğradığını şaşırıyor. İnşaat yok, saygısız insanlar yok, keşmekeş yok, pis hava yok ve öğrenciler için pek çok yeme/içme, sinema, eğlenme mekanları, market vb. kampüs dahilinde mevcut.


     Çoğu kişi farklı ülkelerden geldiği için sanırım yurt sayısı oldukça fazla. Ayrıca kayıtlı öğrenciler sadece bir yıl kalabiliyor. Böylelikle sonraki sene gelecek olan kişiler için okulda yer açılmış oluyor. Bu hem iyi hem kötü. Eve çıkmak zorunlu hale geliyor. Yani bir şekilde kafa dengi kişiler bulmalı ve paranızı denkleştirmelisiniz bir sene içinde.


     Onun haricinde kampüste yaşamak gerçekten eğlenceli ve insan hiçbir şey yapmasa da bu güzel yeşillik içinde saatlerce boş boş oturabilir.


     Yurtlarda ortak mutfak da mevcut. Böylece sürekli fast food beslenmek ya da dışarıda para harcamak zorunda kalmıyorsunuz. Ortalama 15-20 pound gibi bir miktarla bir hafta boyunca geçinebilirsiniz. Aksi takdirde sürekli dışardan beslenirseniz bu bir gün içinde harcayacağınız miktara dönüşür. Öğrenci olunca cebimize de dikkat etmek zorundayız maalesef.


     Biraz da ulaşımdan bahsedeyim. Kampüsler arası servisler mevcut. Ayrıca şehir merkezine ve Londra gibi pek çok yere kampüs içinden kalkan otobüsler de var. Taksiler de her zaman hazır. Tren istasyonuna da oldukça yakın olduğu için ulaşım açısından hiçbir problemi yok kampüsün.


     Hiç tanımadığın bir ortama gelmek ve kurulu düzenini bozmaya karar vermek zor bir şey. Ama bunu yaptığım için ve İngiltere'ye geldiğim için oldukça memnunum. Aralık ayının sonuna doğru okulum akademik tatile girecek ve sonrasındaki iki haftamı Londra'da geçireceğim. Gelecek yazım Londra ve yılbaşı temalı olacak muhtemelen. Bakalım neler olacak :)

NOTLAR
  • İnsanlara soru sormaktan çekinmeyin. Kimse kampüse geldiğinde nerde ne olduğunu bilmiyordu. Zamanla öğreniyorsunuz ve herkes yardımcı oluyor.
  • İlk başlarda arkadaş edinemeseniz de tek başınıza gezmenin zevkini çıkartın. Arkadaşlarla olunca bunu fazla yapamıyorsunuz ama yalnızken kaybolmak bile eğlenceli :)
  • Eğer gerçekten kitapları alıp saklamak niyetiniz yoksa ikinci el kitapları tercih edin ya da kütüphaneyi kullanın. Yoksa paralarınız göz açıp kapayıncaya kadar uçup gidebilir.
  • Erasmus öğrencisi de olsanız dersleri ciddiye almanız gerekiyor. Oldukça yoğun bir program söz konusu ve her gece partilere gitseniz dahi ertesi gün derse gitmezseniz devamsızlık başınıza bela olabilir.
  • Eğer daha önce ev işiyle haşır neşir olmamışsanız yurt hayatı tam size göre. Nasıl bulaşık yıkanır, nasıl yemek yapılır, nasıl çamaşır yıkanır vs. hepsini kısa sürede öğreniyorsunuz. Bazen öğrenci olduğumu bile unutuyorum şahsen.
  • Ben dışarda yemeyi tercih ediyorum, savuracak param çok derseniz her ülkenin mutfağını bulmak mümkün. Lezzet açısından yabancılık çekmek zorunda kalmazsınız.
  • Üniversitede her yerden çeken wi-fi ağı mevcut. İnternet sorunu hiçbir zaman yaşamıyorsunuz. Zaten öyle yerler artık kalmamıştır herhalde ama yine de not düşmek istedim.
  • Hangi ülkeye giderseniz ona uygun fiş adaptörü almayı unutmayın. Ayrıca uzatma kablosu almanız da tavsiyem. Odamda iki tane priz var ancak asla yetmiyor.
  • Bavulunuz çok dolu gelmeyin İngiltere'ye. Çılgınlar gibi alışveriş yapmaya müsait bir yer burası.
  • Çoğu market erken kapanıyor. Riske atmadan kapanma saatlerini öğrenip ona göre alışverişinizi kafanızda oluşturun.