24 Ekim 2015 Cumartesi

İstanbul Coffee Fest 2015

Dikkat: Bu post aşırı kahve içerir!

Kahve sevmeyen olamaz diyerek konuya girmek istiyorum. Bu yıl ikincisi düzenlenen İstanbul Coffee Festival'in biletleri de dolayısıyla günler öncesinden tükendi. 22 Ekim 2015'te başlayıp dört gün boyunca sürecek olan bu festival, diğer adıyla kafein bayramı, Haydarpaşa Garı'nda workshop, seminer ve tadımlarla içimizdeki kahve aşkını uyandırıyor. Şimdi bu festivalde neler oluyor size detaylandırmaya çalışacağım.







Her günü iki seanstan oluşan bu festivalde dünyanın farklı yerlerinden gelen kahveleri tatma imkanınız oluyor. Kahve nasıl demlenir öğreniyoruz, profesyonel baristaların elinden çıkan kahveleri içiyorsunuz, farklı butik kahve dükkanlarını tanıyorsunuz, farklı kahve makinelerini deneyip satın alabiliyorsunuz, el yapımı bez çantalardan defterlere kadar pek çok ürün alışverişinde bulunabiliyorsunuz ve kahvenin yanında sunulan sayısız çikolata, sandviç, pasta ve kekler ile karnınızı doyuruyorsunuz. Üstelik bunların hepsini sadece 25 TL verdiğiniz bir bilet ile yapıyorsunuz.







Festivalden çok memnun kaldığımı, ilkini kaçırdığım için üzüldüğümü ancak üçüncüye, dördüncüye, beşinciye hatta yüzüncüye bile bundan sonra mutlaka katılacağımı gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Hem mekanın rahatlığı hem de pek çok kahve tadımında bulunabilme özgürlüğü gerçekten güzel bir festival deneyimi yaşatıyor. Ayrıca Babylon Presents sahnesi ile müziğe de doyuyorsunuz.





Bir sonraki kahve festivalinde görüşmek ümidiyle.

NOTLAR:

  • Festivalin Haydarpaşa Garı'nda olması gerçekten çok güzel. Hem karşıda hem de o yakada oturanlar için ulaşım zorluğu olmuyor.
  • 23 Ekim günü katıldığım seansla ilgili bilgilendirme yaptım bu yazımda. Ama genel olarak diğer günlerde de aşağı yukarı aynı şeyler olacaktır diye düşünüyorum.
  • Şansa hava pek de güzel olmadı. Ona rağmen festivalin güzelliğinden dolayı kimse havadan şikayetçi değil.
  • Caffé Nero gün boyunca hepimizi doyurdu. Croissant, tartolet ve çeşit çeşit sandviçler ile kahve yanında açlığımızı giderdi. Diğer standlarda da kahve yanında ikramlar mevcuttu ancak bu kadar çok olduğunu söyleyemeyeceğim.
  • Breaking Bad dizisinin temasından yola çıkarak yapılan kahve dükkanı Walter's Coffee Roastery yine damgasını vurdu. Hem satış amaçlı getirdikleri ürünleri, hem kahve demlerken giydikleri kıyafetler hem de gelenlerle fotoğraf çekilmeleri onları günün yıldızı yaptı.
  • Zapatista bana çok samimi geldi. Kahvelerini de çok sevdim. Beni eli boş yollamayıp kahveleri yanında içinde posterleri ve broşürleri olan baskılı poşetlerinden hediye ettiler.
  • Taş Kahve'nin taşta döverek kahve yapışı görsellikte onu ön plana çıkarmıştı.
  • Volumetric, T-easy, Petra, MOC, Kronotrop, Drip, Coffee Sapiens, Caffé Vergnano, Caffé Mio, Ben Coffee Roasters aklımda kalan güzel kahve standlarından bazıları. Hepsinden çok memnun kaldım. Katılımcı listesine buradan ulaşabilirsiniz. Hepsi iyi ki gelmiş, tekrar gelsinler. Kartvizitlerini de aldım zaten. Mutlaka boş vakitlerimde dolaşacağım buraları.
  • Çöp kutusu sayısının kesinlikle arttırılması gerekiyor. Elimizdeki bardakları atmak için gün boyunca hep dolaşmamız gerekti. Gezmemiz için kasıtlı yapıldıysa ama işe yaradığını söyleyebilirim.
  • Kahveden yapılmış arabası ile Fiat güzel bir stand açmıştı.
  • Eşantiyon ürünlerin bol olması müşteri çekmek açısından çok iyi bir taktikti.
  • Gelen bütün kahve dükkanlarının kahvelerini tattım. Evet açgözlü ya da kahve arsızı diyebilirsiniz. 
  • Babylon Presents sahnesinde hangi gün ve hangi saat kim sahne alıyor buradan ulaşabilirsiniz. 

20 Ekim 2015 Oh Land Konseri

Herkese merhaba.

Dört gün önce en sevdiğim şarkıcılardan biri olan Oh Land'in konserine gittim. 30 Haziran 2012'de MONO festivali için Solar Beach'e gelmişti ancak o zaman uygun olmadığım için gidememiştim. Hatta bir gün öncesinde de Okan Bayülgen'in programına konuk olarak gelip performans sergilemişti. Dolayısıyla bu kaçırdığım fırsatları telafi edebilmemi sağlayan Babylon Bomonti'ye teşekkür etmeyi bir borç bilirim. Şimdi ayrıntılara geçiyorum.

Daha önce Babylon Bomonti'de konsere gitmemiştim. Mekan olarak çok beğendim. Seyirci ve sanatçı arasında uzaklık yok denecek kadar az. Müzik zevkini en uçlarda yaşıyorsunuz. Ulaşım da oklar takip edildiğinde rahatça yapılıyor. Ben metrodan Osmanbey durağında inip Bomonti çıkışından dediğim gibi okları takip ederek gittim.

Kapı açılışından iki saat önce gittim ve ilginç bir şekilde sıra olmadığını gördüm. Günler öncesinden biletleri tükenen bu etkinliğe pek çok kişinin akın edeceğini düşünüyordum ancak sıra hiç olmadı, herkes rahatça içeri girdi. Beklerken Oh Land ile karşılaştım. O kadar tatlı o kadar sıcak kanlı ki insanın sarılıp bırakmayası geliyor. Konser öncesi üzerinde Lazy Oaf yapımı kurabiye baskılı mavi bir elbise vardı. Adeta şirinlikte boyut atlamıştı kendisi. Konuştuk, fotoğraf çekildik ve çıkışta tekrar fotoğraf çektirip tanışma gerçekleştireceğini, arkadaşlarımı ve beni beklediğini söyledi. Bu kadar da tatlı birisi.

İçeri girdik ve açılışı Nilipek yaptı. Ardından heyecanla Oh Land'i bekledik. Bu arada bilmeyeniniz ya da bilip de şarkılarına aşinalığı olanınız yoksa mutlaka dinlemenizi tavsiye ediyorum. Kendisi Danimarkalı, 1985 doğumlu ve gerçek ismi Nanna Øland Fabricius. Popüler şeylerden çok bilinmeyen şarkılar genelde favorim olur ama Oh Land'in en popüler şarkısı Wolf & I benim de vazgeçilmezlerimden. Mutlaka dinleyin. Konumuza geri dönelim şimdi. Hiç bekletmeden tam saatinde sahne alan Oh Land az önce belirttiğim şarkısı Wolf & I ile açılışı yaptı. Sonrasında Pyromaniac, Bird in an Aeroplane, Head Up High, Earth Sick, Perfection, White Nights ve bir sürü şarkısıyla devam etti. İzlerken benim yorulmama rağmen enerjisi hiç düşmedi kendisinin. Ayrıca bu performansını hamile gerçekleştirdiğini de eklemem gerekiyor. Seyirciyle iletişimini tüm konser boyunca canlı tuttu ve hepimizi coşturdu.









Konser sonrası bizimle beraber yaklaşık 15 kişi kulise geldi. İstanbul hayranlarını çok sevdiğini ve biletlerinin tükenmesinin onu mutlu ettiğini belirtti. Erkek çocuk beklediğini ve heyecanlı olduğunu da dile getirdi. Herkesle fotoğraf çektirip biletleri imzalayarak hayranlarını yine mutlu etti.

Geriye dönüp bakınca iyi ki gittiğinizi söyleyeceğiniz bir gece yaşattı Oh Land. Yine gelsin, hep gelsin.

NOTLAR:

  • Ses sistemi ve ışıklandırma çok güzeldi. Babylon Bomonti konserlerini bence kaçırmayın.
  • Vestiyerin ücretsiz olması da önemli bir ayrıntı. Vestiyere verilen parayı gereksiz görüyorum çünkü.
  • Wolf & I şarkısnı buradan dinleyin, sonra bana teşekkür edersiniz.
  • "Ankara Nordik Müzik Festivali" kapsamında 29 Kasım 2015'te MEB Şura Salonu'nda tekrar sahne alacak Oh Land. İstanbul'dan kalkıp gitmeyi bile düşündürdü bana. Oradakiler kaçırmasın derim.
  • Kapıda bilet satışı olacak denildi ve insanlar ona güvenerek kapıya gitti anca kapıdaki satış sadece yaklaşık 15 adet oldu. İnsanları ümitlendirmek sonra mağdur etmek yerine ya kapıda satış olmayacak densin ya da internette net rakam belirtilsin. Sonra canlı yayından konseri izleme imkanı tanındı ama içerde canlı izlemek daha farklı bir deneyim sonuçta.
  • Hilton Istanbul Bomonti Hotel'de kalan Oh Land buradan da çok memnun kalmış. Babylon Bomonti'ye yakın olması da bir avantajdı onun için tabii.