28 Şubat 2018 Çarşamba

Film Eleştirisi: Black Panther (2018) / Film Review: Black Panther (2018)

Sonsuza dek Wakanda!

Wakanda forever!


Filmi izlemiş olanlar ne demek istediğimi anladı ancak izlemeyenlere söylemeliyim ki çok şey kaçırıyorsunuz. Bu film önemli bir yere sahip çünkü ilk siyahi süper kahraman filmi ve The Lion King göndermeleriyle birlikte -ki bu benim oldukça ilgimi çekti- sömürgecilik sonrasına da dokundurmalar yapıyor. Buradan sonra spoiler gelecek, dikkat edin!

The people who have already seen the film got me, and for those of you who still haven't seen it yet, you're missing out big time. This film is important because it is the first black superhero film and it also gives us the themes of post-colonialism along with references to The Lion King which intrigued me a lot. Spoilers ahead, so watch out!



Çizgi romanlarda siyahi karakterler olmasına rağmen genellikle beyaz bir bağlamda yaşıyorlar ancak Black Panther filminde öyle değil. Olay tamamen geleneklerle, sadık olmakla, o siyahi toplulukla alakalı. Film Wakanda'da geçiyor ve teknolojik olarak çok gelişmişler çünkü vibranyum elementini kendi çıkarları için kullanıyorlar. Doğal kaynaklarını diğerleriyle paylaşmıyorlar. Avrupa'nın kolonileştirmesinden bir şekilde uzak durmayı başarmışlar ve istilacıları bloke etmişler. En çok sevdiğim şey ise Wakanda'lılar oldu. Kabile motifleriyle süslenmiş vücutları, değişik saç şekilleri ve farklı bir dilleri var. Bu kadar gelişmiş olup aynı zamanda da bu kadar kültürlerini korumaları ve bağlı kalmaları aklımı başımdan aldı. Kimliklerine bu kadar kuvvetli sarılmaları onları daha çok sevmemi sağladı. 

I have realised that in the comics, although they are Black people, they seem to be living in a White context whereas in Black Panther it is all about traditions, loyalty and that Black community. The film takes place in Wakanda and they are technologically advanced because they use the vibranium only for their benefits. They do not share their natural resources with the others. They have somehow managed to stay out of European colonization and blocked the invaders. What I loved the most were the people of Wakanda. They had tribal body markings, different hair styles and a different tongue. Being so advanced and yet at the same being this protective of their culture and being loyal to it literally blew my mind. Embracing their identity this strong made me love them even more.



"Çiftçilerden oluşan bir millet dünyanın geri kalanına ne sunabilir ki?"

“What does a nation of farmers have to offer the rest of the world?”



Bu sözü duyduğumuz zaman hepimizin güldüğüne eminim. Gözden uzak bir şekilde yaşıyorlar ve kimse onların doğal kaynaklarını bilmiyor. Hala Ajan Ross'un laboratuvarda uyandığında yüzündeki şok ifadesini hatırlıyorum. Bence bu aslında Batı hiç bulaşmasaydı Afrika ne halde olabilirdi sorusuna bir cevap gibi aynı zamanda.

I’m sure we all laughed when we heard this line. They live secluded and no one knows about their natural resources. I still remember the shock on Agent Ross’ face when he wakes up in the laboratory. I believe this also shows what could have become of Africa if the West had never put their hands on Africa.



Şimdi Aslan Kral hakkında konuşalım. Tahta geçme seremonisini görür görmez zaten o an bir meydan okuma olacağını biliyordum ve birdenbire karşımızda Killmonger çıkıyor. Şunu kabul etmeliyim ki kendisi ÇOK YAKIŞIKLI ve bunun konumuzla hiçbir alakası yok, evet, hahah :) T'Chaka öldüğünde T'Challa tahta geçiyor. Ancak yukarıda bahsettiğim Killmonger ona meydan okumaya gliyor ve bu bize Aslan Kral'ı hatırlatıyor. Mufasa kendi kardeşi tarafından öldürülüyor ve oğlu Simba amcası Scar'la savaşmak için geri geliyor. Görsel olarak da bu film bize yine animasyonu anımsatıyor. T'Challa babasını hayal gibi güzel ve uzun ağaçlı bir yerde görüyor ve bu Rafiki'nin yaşlı ağacının aynısı. Ayrıca T'Challa şelaleden aşağı düşüyor Killmonger ile savaşırken ve bu Mufasa'nın uçurumdan düştüğü sahne ile aynı. T'Challa ve Killmonger'ın Wakanda'yı tepeden seyrettiği uçurumdaki o sahne de yine Mufasa ile Simba'nın gün batımını seyrederken krallıktan konuşmalarına benziyor.

Let’s talk about The Lion King. As soon as I saw the ceremony of taking the throne, I instantly knew there would be a challenge soon and then Killmonger came out of the blue. I have to admit that he is HOT, but this has nothing to do with our context anyway haha! When T’Chaka dies, T’Challa takes the throne. However, the aforementioned Killmonger comes along to challenge him which reminds us of The Lion King. Mufasa is murdered by his own brother and his son Simba returns to fight his uncle Scar for the throne. The film visually reminds us of this animation as well. T’Challa saws his dad in a dreamy land with a long tree and it is exactly like Rafiki’s ancient tree. In addition, T’Challa falls off the waterfall while fighting with Killmonger and it resembles Mufasa’s fall from the cliff. Also the scene where T’Challa and Killmonger are on the cliff watching Wakanda from the top reminds us where Mufasa and Simba talk about their kingdom while watching the sunset.



Bütün film boyunca gözümü bir an bile kırpamadım ve 2 saatten fazla sürseydi bile yine seyrederdim. Avengers: Infinity War filmini de heyecanla bekliyorum çünkü işler bayağı karıştı.

I couldn’t even blink my eyes during the whole film and if it lasted for more than 2 hours, I’d gladly continue watching it. I can hardly wait for Avengers: Infinity War because things got complicated.

Son ama önemli olarak şunu söylemek istiyorum, keşke Wakanda üyesi olsam!

Last but not least, I wish I were a Wakanda citizen!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder